1840 lı yıllarda dünyaya gelen Davut (Saçları erken
döküldüğü için kendisine Dawe Keçel diye hitap ederlermiş.)
Davut daha 12 yaşlarında iken annesi vefat eder ve Erivan Tezekend'de amcalarından birinin yanında kız kardeşi ile
birlikte yaşamaya başlar. Ancak daha küçük yaşta ebeveyn acısı tadan Davuda
hayat daha ağır sürprizler hazırlamıştır. amcasının hanımı da üvey imiş yani amcalarının ilk hanımı da vefat etmiştir.
Dolayısı ile Davut kız kardeşi ile amcasının yetimleri ile birlikte yaşarken , üvey anne yetimleri asla sevmez ve onları görmekten haz etmezmiş. Derken günler geçerken amcasının üvey eşi işi iyice azıtarak, çocuklara işkence ederken amcası ise hiç ilgilenmezmiş. Bir gün yenge un çuvallarının (Kürtçe de Bar derler) yerini değiştirerek Davud ile kız kardeşinin yatağını her zaman kurdukları yere istif edince, durum Davud'un dikkatini çekmiş ve kız kardeşini uyarmış, bak kardeşim yenge çuvalların yerini değiştirip yatağımızın yanına istifledi, bunda bir iş var deyip uyarmış kardeşini, ancak gece bir ara Davut uykuya dalar gibi olmuş o anda yengesi un çuvallarını bunların üstüne yıkıvermiş, Davut son anda kurtarmış kendini , ancak kız kardeşini kurtaramamış ve maalesef kardeşi vefat etmiş orada.
Bunun acısıyla Davut o anda köyü terk edip, almış başını gitmiş epey uzak bir yere dağın eteğine varmış , aşağısı uçsuz bucaksız bir uçurum ve dağın karnından giden ip ince bir yol , iki kişinin aynı anda geçmesi imkansız bir yol. Tam yolun orta kısmında bir mağara görmüş ve mağaranın önünde oturup ayaklarını aşağıya uçuruma doğru sallayarak güneşin doğuşunu seyrederken aniden karşıdan bir yabani hayvan (Rewar) görmüş ve korkuya kapılıp hayvanı sinirlendirip azdırmamak için öylece Allaha sığınıp beklemiş ve kendi ifadesi ile çocukluğumda hayır görmedim, ana sevgisi görmedim, şimdi de bu rewar(yabani hayvan) a yem olacağım deyip beklemiş, hayvan iyice yanına sokulup beş dakika kadar göz göze geldikten sonra ayağını Davud'un üzerinden aşırıp atlamış öbür tarafa ve dönüp tekrar baktıktan sonra yoluna devam etmiş. Zülfinaz Renda Halamın anlattığına göre Davut Allah şükredip "daha da ölmem" deyip ve kalkıp yola koyulmuş, öğleye doğru bir vardığı köy bir müslüman köyü imiş. Rivayet edildiğine göre Talin'in Keleşbeg Köyü imiş. İlk karşılaştığı insana hayatını olduğu gibi anlatmış, adam ona acımasından mı yoksa samimiyetinden şüphe dumamasın dan mıdır bilinmez ama Davud'u yanına alır hem ona bakar hem de çalıştırır.
Aradan zaman geçer bir gün Davut hayvanları otarırken
yanında karın tokluğuna çalıştığı adam Tazekend'den birinin geldiğini ve amcası olduğunu söyleyince amcasının
geldiğini anlamış ve adama gelen sarışın
uzun boylu ise onunla giderim, ama esmer olanı ise asla gitmem demiş, gelen
amcasının sarışın olanı olduğunu öğrenince tekrar Tezekend'e döner ve yaşamına
devam eder.
Davud Mıstefa'nın oğludur, genç yaşta saçları döküldüğü için
lakabı Dawe Keçeldir. Davud'un, 1-Celil (İlk hanımından tek çocuğu) ,2-Sano Tezekend'de vefat etmiş ve çocukları Türkiye'ye gelince Renda Soyadını almışlardır), 3-Sofi Mehmet (Türkiye'ye gelince
Keklik Soyadını almışlardır),4-Mahmud (me'mo olarak ta çağrılır. Türkiyeye
gelince Yolcu Soyadını almıştır), 5-Keso (Türkiye'ye gelince Ayhan Soyadını Almışlardır) adında beş oğlu varmış. mezarı Erivan hanlığına bağlı Gümrü
şehri yakınlarındaki Tezekend köyündedir.
Mehmet KEKLİK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder