Başta Arapça ve
Farsça olmak üzere bir çok kaynakta adı geçen
Dımıliler veya dunbuliler, sasaniler döneminin en aristokrat ailesi olan
ve 17 yıl abbasi imparatorluğunun
vezirliğini yapan, Bermekilerin
devamı olup, yerleştikleri Dunbul dağı ve çevresinde uzun yıllar yaşamış
olmaları nedeniyle kendilerine Dunbuli denilmiştir.
Çeşitli kaynaklarda bu kelime; Dunbuli, Dunbeli, Dımıli, ,
Dınbıli,, Dunbeli,, Dümbili, Donboli ve Denabile şeklinde kullanılmıştır
Tarihi Kaşan adlı eserde, Dunbul dağı ile ilgili şu bilgiler
verilmiştir: Dunbul dağı , Diyarbakır dağlarından bir dağdır.Türkler buraya
karacadağ derler. Burası yolu olmayan,
tek parça kayalık bir dağdır ve kendisinden başka bir dağla da birleşmez.
Etrafındaki vadiler bol ağaçlıdır, vadilerin bittiği yerde ise yüksek sıra
dağlar mevcuttur. Akarsuları nehirle birleşir. Bugüne kadar ne bir sultan ne de
bir padişah o dağı ele geçirememiş, Dunbulî taifesine baş eğdirememiştir.
Mesʻudi, İbn
Fazlullah el Ömeri, İbn Hacer el-Askalani, aynı şekilde Mecduddin el firuzabadi
de Dunbulî isminin Musul civarında yaşayan bir Kürt aşiret ismi olduğunu
belirtmişlerdir. İbnül Ezrak, Tarihü’l Fariki ed Devlet’ül Mervaniye adlı
eserinde Diyarbekir ve Meyafarkin’deki Kürt kabilelerini sayarken Dunbuli
kabilesinin de adını anmıştır. Ayrıca aynı eserde Dunbuli beylerinden Abdurrahman
bin Ebi elVerd el Dunbuli’den Dustikiye Mervaniye emirlerinden birisi olarak
söz edilmiştir. Mesʻudi buna ek olarak kendi döneminde bir kısım Dunbulinin,
Şam diyarına yerleştiğini belirtmiştir. Mesalikü’l Ebsar adlı eserde ise Dunbulilerin
Musul’un doğusunda yerleşik oldukları özellikle Maklûb ve el-Muhtar dağlarını
mesken edindikleri yazılıdır.
Dunbuliler Abbasi vezirlerinden Yahya Bermekinin torunu ve
melik tahir lakaplı Muhammed İsa Bin Musa zamanında Dunbul dağı ve
çevresine yerleşmişlerdir. Yani Dunbuli
Emirliğinin dönemi bu emir ile başlamıştır.
İran tarih kaynaklarında ise Dunbuliler kısmen Yezidi
kökenli bir Kürt aşireti, yahut farklı Kürt kabilelerinden oluşan bir Kürt
aşiret konfederasyonu olduğu kayıtlıdır.
Günümüzde İran, Irak, Suriye, Filistin, Azerbaycan, Rusya,
Ermenistan, gibi birçok ülkeye dağılmış vaziyettedir. Türkiye’deki kabileleri
diğer ülkelere nazaran daha geniş ve nüfusça çok kalabalıktır. Tarihçi ve
coğrafyacı El Ömeri, Mesalikul Ebsar isimli eserinde Kürtleri anlatırken bu
aşireti Kürt aşiretleri arasında sayıp, dunbulilerin, Maklubi Muhtar, Cudi ve Dunbul yaşadıklarını
anlatır.
Fars dili ve edebiyatı üzerine Tahran üniversitesinde mastır
yapan ve halen bu alanda çalışmalarını sürdüren Veysel Başçı, Dunbulîlerin soy
kütüğüne dair şu bilgileri vermektedir.
Dunbulilerin ilk ataları olarak, Abbasi Halifesi Harun Reşidin Veziri
Musa bin Yahya Bermeki’nin İsa adındaki oğlu gösterilir.
Şerefnamede ise Dunbulilerin
ataları olan Bermekiler hakkında kısaca şu bilgiler verilmektedir.
Bermekiler; Abbasi yönetimi altında büyük bir nüfuz elde
etmiş olan soylu bir İrani (Kürt) ailedir. Aile; Belh’in batısında yer alan
Nevbahar’ın Budist tapınağında nesiller boyu korumalık yapmış bir soya
sahiptir. İslam fetihleri sonrası Bermekiler İslam dinine girdiler. Bermekiler
Abbasi yönetimi içerisinde hatırı sayılır bir nüfuz elde ettiler. 806 yılında
vefat eden Yahya bin Halid Halife
Mehdi’nin veziri ve Harun er Reşid’in mürebbisi idi yani eğitmeniydi. Yahya’nın
oğulları olan Fazıl ve Cafer, Harun er-Reşid’in idaresinde üst düzey mevkilere
geldiler. Fakat onlar yani (Bermekiler) gücün ve servetin zirvesinde iken yok
edildiler. Bermekiler’in çöküşü ani ve acımasız idi. Aile Harun Reşid’in
nazarında değerini kaybetti . 803 yılında halifenin emri ile Cafer bin Yahya
idam edildi ve onun bedeni Bağdat köprüsü üzerinde teşhir edildi. Muhammed bin
Halid dışında diğer Bermekiler hapse atıldı ve mal varlıklarına el konuldu.
Tarihi kroniklerde Dunbulilerin soy kütüğü her bir emirin
hayat hikayesi de dahil olmak üzere ayrıntılarıyla verilmiş ve Dunbulîlerin
soyu İslam öncesi İran şahlarından Enuşirvan’a kadar dayandırılarak aşağıdaki şekilde bir şecerename verilmiştir.
“Eb’ül Muzaffer Cafer Şems’ül-Mülük, bin Emir İsa el Selahaddin, bin Yahya el Kūrdi, bin Emir
Cafer-i Sani, bin Emir Süleyman, bin Emir Şeyh Ahmed Beg, bin Emir Musa, bin
Melik Tahir lakaplı Emir İsa, bin Emir
Musa, bin harun reşidin veziri Emir Yahya bermeki, bin Kubad, bin Bermek, bin
Erdevan, bin Bermek, bin Enuşirvani Adil olarak devam eder.
Söz konusu kroniklerin hemen hemen tamamında benzer secereyi
görmek mümkündür ve kroniklere dayanan kimi tezkireciler ve tarihçilerde
eserlerinde buna yer vermişlerdir.
Mes’udi Murucu Zeheb isimli eserinde bu aşiretin tarihi
varlığından şöyle bahseder. Şam toprakları içinde Denabile olarak bilinirler.
Musul ve Cudi Dağı arasında yaşıyorlar demektedir. Irak’taki kısmı genelde Yezidi dinine
mensuptur. Türkiye’deki Dümülilerin bir kısmı Alevi bir kısmı İslam inancını
taşımaktadırlar. Alevi kısmı genel de Bingöl, Kiği, Erzincan , Kahramanmaraş ,
Tunceli ve civarındadır.
Yezidi kısmı Irak’taki Dasini aşiretine bağlı olarak
hayatını sürdürmektedir. Irak’takilerin en belirgin beyleri Musul’da yaşamış,
bunlardan Şemseddin Ebu Abbas Ahmet Bin Nasır Bin Hüseyin Miladi 700’lü
yıllarda yaşamıştır. Tahrani; Azzari’a isimli eserinin dördüncü cilt sayfa
36’da, Abdurrezak Dümülli’nin bazı
eserlerinden alıntı yaptığı kitaplara , Tahran’da Hazaini Kütübi Melik Al Şuera
Kütüphanesi’nde rastladığını söylemektedir. Suriye’deki kısmı Kürt Dağı ve
Afrin civarında hayatlarını sürdürmektedirler. Bazı kısımları Azerbaycan bazı
kısımları Gürcistan’da yaşamaktadır. Azerbaycan’daki Dumbuli kabileleri Şii
inancını taşımaktadır. Firuzadabi Kamus’al muhit isimli eserinde Dümbülilerin kısmen
Yezidi olduklarını söyler. Abdurezak Beğ Bin Nacfa’li Beg Dümbülli aşiretine mensuptur. Bu zat yazdığı
Riyad’ul Cennet isimli eserinde Dümbüllilerin Bermeki asıllı olduğunu iddia
eder. Abdurezak’a göre bunlar Rozbayani aşiretinin bir kabilesidirler. Yine Ebu
Hanife El Dinaveri, Ensabul Ekrad isimli eserinde Dümbülilerin İlk reisi
İsa’nın Bermekilerden olduğunu dolaysıyla Bermekilerin Dümülilerin atası
olduklarını söylemektedir.
Şii Dümbüllilerinin en meşhur reisleri Ahmet han’i
Dümbüli’dir. Bu zat Zendi reisi Nadir Şah’ın dömeninde meşhur biri idi. Emir
Behlül‘i Dümüli ise Sultan Haydar’ı Safavi’nin döneminde meşhur biridir. Fars tarihçileri ve yazarlarına göre de İran Dumbullileri kendilerini Bermeki asıllı
kabul ediyorlar.
Dubülli aşireti tarihte bir aşiretler federasyonu olarak
görülmektedir. Dolayısıyla aşiret literatüründe abr olarak kabul edilir. Bu
aşiret bölgede birçok beyliğin kuruluşunda bulunmuş aynı zamanda kendileri de
bir beylik kurmuşlardır.
Dümbüllilerin; Botan’dan yani (Cezireden ) göç ederek
Sekmanabat bölgesine yakın zorava
karyesine 1076 veya 1077 yılında Ebubekir veya Sultan Selahadin kürdi
lakaplı İsa Bin muhammed şafi i lakaplı Yahya vasıtasıyla göç etmişlerdir. Bu kadar büyük bir aşiretin muhtemelen bir
kısmının Sekmanabad’a gittiği tezi daha doğrudur. Aşiret reisleri İsa
beraberindeki Dumuli aşireti ile birlikte Azerbaycan’a geldiğinde devrin
hükümeti kendisine Sekmanabad bölgesini verdi. Bu dönemde Dümbüliler kısmen Yezidi
dinine mensuptu. Fakat bir Dümbüli beyi Yezidi dinini terk ederek Müslüman
oldu. Kendisine tabi Dumbili kabileleri de reislerine uyarak Müslüman oldular. Çok
az bir kısmıda Yezidilikte kalmaya devam
ettiler. Daha sonra ekseriyeti İslam dinini kabul etti. Dümbülilerin ilk
atalarının Yezidi olması onların Arap asılı olmadıklarını da gösterir. Zira Şam
Araplarında Yezidiliği kabul eden hiçbir aşiret yoktur. Dümbülli reisi İsa’ya
Sekmanabadı ocaklık olarak veren beyin kim olduğu belli değildir.
Azerbaycanlı tarihçi, Muhammed Ali Terbiyetininde aynı konuya benzer ifadeleri olmuştur.
Terbiyeti, Abdürrezak Begi Dunbulinin Tarihi Dunbuli adlı yazma nüshadan alıntı
yaparak Dunbulilerin ilk ataları ile aşiretin Sökmenabad’a yani Zoravaya gelişi hakkında şu bilgileri paylaşmıştır:
Dunbulîlerin tarihi ve nesebi ile ilgili olarak tarih
kitaplarında yazılanlardan anlaşıldığı kadarıyla bu hanedanın soyu Yahya
Bermeki’ye dayanır. Yahya Bermeki’nin Fazl, Musa,Cafer ve Muhammed adında dört
oğlu vardı. Bunlardan Musa bin Yahya’nın torunlarından, lakabı selahaddin olan İsa Bey adındaki emir uzun yıllar Şam bölgesini yönettikten sonra müslüman,
yezidi ve diğer dinlere mensup yüzbin ailesiyle beraber Sökmenabad nahiyesine gelerek o bölgeye
yerleşti. Günden güne bölgedeki Dunbuli
Kürtlerinin sayısı arttı ve otuz bin haneyi geçtiler ki bunların tamamı da Ebubekir
ve Selahaddin kürdi lakaplı İsa Bey’i emir olarak benimsemişti ve kendisine
biat etmişlerdi. Onun ardından çocukları aşiretin ve bölgenin yönetiminde
bulundu. Kotor, Ovacık, Nahçıvan, abagha, saray, Özalp, çaldıran ve Şarur gibi
bölgeler onların hakimiyeti altına girdiğini yazmıştır.
Yezidi olan kısmı Musul ve civarı ile Vanda kurulan Mahmudiyan Beyliği içinde yaşamıştır. Van Özalp kazası ve civarında kurulan bu beylik
geniş ve şaşalı bir tarihe sahip idiler. Bu beyliğin kurucusu da Dunbuli asıllı Emir
Mahmut beydir. Fakat daha sonraları
Yezidiliği bırakarak İslam olmuşlardır. Yine Dümülilerin bir kabilesini Hakkâri
beyliğinin kuruluşunda görmekteyiz. Burada Pinyaniş aşireti ile beraber uzun
süre bu beylik içinde kalmaya devam etmişlerdir. Dümbülilerin diğer bir adı da
Dengulidir. Genellikle Mardin civarında bu aşirete Denguli denilmekte idi.
İsa Bey’den sonra Dümbülilerin reisliğine oğlu Şeyh Ahmet
Bey geçti. Şeyh Ahmet’in zamanı Akkoyunlular dönemi idi. Ahmet Bey de
Akkoyunluların himayesine sığındı. Akkoyunlulara hürmetkâr davranan Ahmet Bey’e
Uzun Hasan tarafından Bay Kalesi ve Hakkari’nin bazı bölümleri de verildi. Şeyh
Ahmet, Bay Kalesi’ni başkent olarak kabul edip buraya yerleşti. Bir müddet
sonra vefat etti. Yerinde iki oğlu kalmış idi. Babalarının vasiyeti gereğince
Dümülilerin başkanlığına Behlul Bey getirildi. Fakat bu zatın da ömrü vefa
etmedi ahirete göç ederek dünyayı terk etti. Yerine yedi erkek çocuk bıraktı.
Çocuklarından Hacı Bey, Safavi Devleti reisi Şah Tahmasb’ın sarayında idi.
Orada bir nevi staj görmekte idi.
Şah Tahmasb bütün Hoy eyaletini Sekmanabad’a katarak Hacı
Beyi bu bölgeye vali olarak tayin etti. Ayrıca Hacı Bey’e sultan unvanı
verildi. Artık bölge Dunbüli Sultanlığı olarak ün saldı. Sultan Hacı Bey aynı
zamanda İran hududunu da koruyan bir beylik statüsünde idi. Fakat Allah’ın
takdiridir ki Allah bir insana çok şeyler verdi mi ilk yapacağı iş kendisini
diğer insanlardan üstün görmek. Hacı da bu kadar saltanat ve mülk karşısında
şımarmaya başladı. Hele Dümbülilerin derdi hiç çekilemez oldu. Bölgeyi tamamen
haraca bağladılar. Özellikle Hamza bey ile çatışmaları olmuştur.Yüce yaradan
onların bu zulmüne fazla fırsat vermedi ani bir atakla Van beylerbeyi İskender
Paşa, Hoy Kalesi’ni istila etmeye karar verdi. Dünbüliler ile Osmanlı askerleri
ve yöre aşiretleri arasında amansız bir savaş başladı. Fakat Behlül ve
Dümüliler büyük zayiatlar vererek bölgeden kaçtılar. Hamza beyin Hacı beyi
öldürmesinden sonra , Hacı Bey’in henüz kundakta küçük bir oğlu vardı ki aşiret
reisleri Behlül savaşta öldüğü için adını değiştirerek Hacı koydular. Fakat
Sekmanabad bölgesi Behlül’ün oğlu Ahmet Bey’e teslim edildi. Bu arada Hacı
beyi öldüren Hamza bey iran şahı tarafından tutuklandı ve bir müddet sonra
hamza bey hapisten kaçarak van’a geri döndü. Hamza beyin yurtluğu, Özalp, saray
ve kotur üçgenindeydi.
Hacı Bey’in ölümünden sonra Dümbülli aşireti , İran
şahlarını tamamen terk ederek Osmanlı tarafına geçtiler. Şah Tahmasb bu büyük
bir güce sahip olan aşiretin kendisini niçin terk ettiğini bir türlü
çözememişti. Bunu araştırmak için çeşitli yollara başvurdu. Günün birinde bir
yolunu bularak Dümüli reisi Ahmet Bey ve birkaç Kızılbaş beyini Ardahan’a
gitmeye ikna etti. Şah Tahmasbın niyeti Ahmet Bey ve üç kardeşini beraber
gönderdiği Kızılbaşlara öldürtmek idi. Daha sonra kendi sarayında bulunan
Dümüli korucularını da kılıçtan geçirdikten sonra Dümüli aşiretini ortadan
kaldırmak üzere üzerlerine asker gönderecekti. Plan aynen tatbik edildi.
Üçkardeş ve saraydaki otuz kadar korucu bir gün içinde katledildi. Aynı gün
Dümüli aşiretinden 400 kişi katledildi. Dümülilerin tarihte en kara günü işte
bu gündür. Kimi dağlara firar etti. Kimi şahın askerleri önünde diz çöktü.
Fakat hiçbir faydası da olmadı. Zira katliam emri büyük yerdendi. Sadece
Behlül’ün torunlarından Mansur Bey canını kurtarmıştı. Kanuni, Dümüli aşiretine
merhamet kanatlarını gerdi.
Onlara Kotur Deresi ve nahiyesi yaylalarını vererek buralara
yerleştirdi. Mansur Bey ömrünün sonuna kadar Osmanlı hududunu İranlılara karşı
aşireti ile beraber korudu. Daha sonra ömür yolunun sonuna gelerek diğerleri
gibi hak ve gerçek olan aleme göçüp gitti. Yerinde iki oğlu kalmış idi. Veli ve
Kılıç beyler. Veli Bey Osmanlının da tasdiki ile beylik postuna oturdu. 1570.
Veli Bey’in kardeşi Kılıç Bey Osmanlı idaresi tarafından Dümbüllülerle beraber Şemski, Begzadeyi,
eyüphani ve azda olsa İsabegilerden müteşekkil dünbüli kabilelerini Kotur,
ovacık,Özalp saray ebege gibi bölgelere yerleştirdiler. Bu durumda 1554
yılında, Beriyeden yani Mardinin derik yaylalarından göç ederek Vana gelen
Hamza beyin isminin geçmemesi, Hamza beyin bu dönemde hayatta olmadığı anlamına
gelmektedir.
Yukarıda değindiğimiz gibi Mansur Bey’in oğlu büyük Hacı Bey
öldüğü zaman kundakta kalmış bir oğlu var idi ki adı Hacı konulmuştu. Bu oğlan
annesi ile Şah Tahmasb’ın sarayına sığınmış ve oğlu Hacı burada yetişmişti. Tah
Tahmasb bu yetim çocuğu oğlu gibi büyüttü. Büyüdüğü zaman şahın en güzide
korumaları arasında yerini almış idi. Bu zat şah tarafından Abağa (Nahcıvan
bölgesi) sancağına bey olarak tayin edildi. Kısa zamanda birçok Dümüli kabilesi
bu zatın etrafına toplandı. Hacı Bey 20 yıl kadar bu bölgede yaşadı. Şah
İsmail’in vefatından sonra yerine Şah Muhammed geçmişti. Şah Muhammet zamanında
Osmanlı İran savaşı tekrar patlak verdi. Tarihe Çıldır Savaşı olarak geçen bu muharebede Lala Mustafa
Paşa, Emir Tokmak Han’ın ordularını darmadağın etti. Dümübüli aşireti bu
savaşta Hacı Bey’in kumandasında Muharebeye katıldı ve Osmanlı ordusu ile
savaştı. Hacı Bey kaçış sırasında Kınık Çayı’nda boğularak öldü.
9. Ağustos 1578 Hacı Bey boğulmasına rağmen ve Osmanlıya
karşı olmasına rağmen Dumuli aşireti ve Hacı Bey’in çocukları ile Osmanlıya
iltica ettiler. İlticaları kabul edildi. Dümüliler ve yukarıda ismini
saydığımız kabileleri buraya yeniden
yerleşti. Daha sonra Şah yanlısı olarak
bilinen alevi Abağa Dümülileri Tünceli’ye yerleştiler. Sunni olanlar ise
çeşitli bölgeler dağıldılar. Şemskiler, Begzadeler, Eyubhanilerve İsabegliler iran, Azerbaycan, Ermenistan,
Gürcistan ve türkiye topraklarına
dağıldılar, Bradost ve zarabiler ise
iranın doğu kesimleri, Afganistan ve bazı turki cumhuriyetlerine dağıldılar.
Günümüz Dümbülilerinden
Siverek Dümbülileri altı ana kabileye ayrılırlar: 1- Karavarlar
(Kavarlar), 2 Koranlar ya da Karanlar), 3- Hasaranlar yada hasariler), 4-
Bucaklar, 5 Bapiranlar, 6- Babliler.
Kıvrarlar Siverek
ilçesinde yaşarlar. Yaşadıkları bölge genellikle dağlık bölgedir. Geneli
Siverek Çermik arasındadır. Birçok ailesi büyük şehirlere göç etmiştir. Tamamı
Zaza ve Dümülidir. Ekseriyetle hayvancılıkla uğraşırlar. Boxtan Dümülilerine
dayanırlar.
Bucaklar Federasyon şeklinde örgütlenmiş bir aşirettir.
Diyarbakır Hazzo’dan 1800’lü yıllarda gelip Siverek’e yerleşmişlerdir. Buhti
Dümülilerine dayanırlar. Kabileleri şunlardır: Heciyan, Osekiyan, Güleran, khılıkan,
Kazoyan, Abıkan, Desiman, Çokan, Kıjoyan, Donan, Hamidan, Golıj, Bitik, Alhaso,
İsmailan. Bucak aşiretin ismi değil
oturdukları bölgenin ismidir. Hasaran: Buhti Dümülilerine intisab ederler.
Cezire’den Diyarbakır’a oradan Siverek’e göç etmişlerdir.
Ağaçan, Ağarmatlılar, Köran, Kafkıj, Sımai, Heydan ve Mızrak
isimli kabilelerden oluşurlar. Hasaran;
bulundukları bölge ismidir. Buna istinaden kendilerine Hasaran denir Siverek Çermik
arasında otururlar. Geneli hayvancılık ve ticaretle uğraşırlar. Karan:
Bulundukları bölgeye istinaden Karahan da denilen bu aşiret de Buxti
Dümbülilerindendir. Kabileleri şunlardır: Şeman, Üzeyran, Lobıkan, Şilanıjan,
Mirhasan, Kevan, Seyahan. Siverek ile Çermik arasında bulunan Karahan
bölgesinde otururlar. Babiran veya Babliyan: Siverek ile Çermik arasında
otururlar. Çoğu Siverek ilçe merkezine yerleşmiştir. Geneli tarım ve
hayvancılıkla uğraşır Siverek’in köklü ve geniş aşiretidir.
Bohti Dümülilerine intisab ederler. Geniş bir nüfusları
vardır. Süleymanlar;Şanlıurfa Hilvan
sınırları içinde yaşarlar. Geneli Hilvan merkezdedir. Salunc, Kephisar, Hosin,
Gürgür, Hacıhahi isimli köylerde ziraatla ve hayvancılıkla uğraşırlar. Genç bir
aşirettir. Sinikan Aşireti: Şanlıurfa merkez ve Hilvan, Bozova, Mardin gibi dağınık
yerlerde yaşamaktadırlar. Bazı kabilelerine Batman civarında rastlanılmaktadır.
Milan aşireti federasyonunun asli aşiretlerinden biridirler. Sinikanlar Yedi
asli Milan aşiretinden biridirler. Bu guruba giren Aşiretlere gamiriyan yani (Öküzü Ölmüşler) demektedirler.
Sini aşireti ; Aşiretin
bu ismi nereden aldığı Kesin bilinmemekle beraber, ilk atalarının
Sino adında biri olduğu ve bunların 7 kardeş oldukları rivayet edilmektedir. Bu
yedi kardeşten Köro’dan Köranlar, Cımo dan Cımıkanlar, Sino’dan Sinikanlar,
Hıdıro’dan Hıdrekanlar, Cebodan Cebikanlar türemiştir. Fakat tarihçi Abbas
Azavi, Aşairi Irak isimli eserinde Sin isimli başka bir aşiretten
bahsetmektedir. fakat bu aşiret meşhur Bilbasi aşireti abrının bir kabilesidir.
Biran aşiretinden kopmuştur.
Geneli Irak sınırı içinde Serdeyşt bölgesinde yaşamaktadır.
Fakat Batman ve Bitlis civarının en eski aşiretinden biridirler. Bu nedenle
Sini aşiretinin Sinikanlılarla bir irtibatının olduğu düşünülebilir. Ancak bunu
kanıtlamak güçtür. Şüphesiz ki Sinikanlıların tarihi geçmişi çok eskidir. Asıl
isimleri ise Sini aşiretidir. Kan eki Kürtçede isim ve eşya adlarına ek
yapılarak aidiyet meydana getirir.
Sinikanlılar Mılan federasyonu içinde en kıymeti haiz
aşiretler arasındadır. Günümüzde Maraş civarında bulunan ve Sinemili veya
Sinanemılli veya sinikanemılli olarak bilinen bir aşiret de Mılan ile
irtibatlıdır. İbrahim Paşa tarafından son 19uncu yüzyılda Urfa
Sinikanlılarından Numan Bey’e reislik beratı verilmiş ve törenle reislik abası
giydirmiştir. Sinikan aşireti dağınık ve birçok bölgede yaşamaktadır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder