ŞEMS

 DEDEMİZ ŞEMS'İ TANIYALIM

Genellikle  ağrı, Muş Van ve Kars yörelerinde elde yeterince secere bilgileri olmadığından dededen toruna anlatılan'lara göre Şemski aşiretine ismini veren ve 16. asırda Cizira Botan'da  dünyaya gelen Melle Şemseddin olduğu bilinir.Ancak resmi bir belgesi olmadığı gibi Şemskilere ismini veren ilk kişide bu şahıs değildir. Bir takım olaylardan sonra Botan'dan ayrılıp, Van ve Doğu beyazıt'a ilk yerleşmeleri Mele Şemseddin(Halk arasında Seyyid Hacı mele Şemseddin olarak bilinir) zamanında (yani Mahmudiyan Beyliği zamanında) gerçekleştiği için Bu başlangıç milat olarak kabul edilmiş ve aşiretin Mele şemseddin tarafından ikame edildiğini kabul etmilmiştir. Oysa Şemski aşiretinin isminin ve varlığının başlangıcı  Miladi 11.yüzyılda dünyaya gelen ve Emirliğin başında  49 yıl emirlik yapan   Halife Hacı Şems-el Melik Emir Cafer'dir. Zaten 16. yüzyılda yaşamış olan  Mele şemseddin'i Şemski aşiretine ilk ismini veren kişi olarak kabul eden akraba'larımıza Mele Şemsedin'den  önce aşiretin ismi ne idi veya hangi aşiretin kolu olduğu hususu sorulduğunda ise kimse cevap vermemektedir. Mele Şemseddin'in Mezarının Botan veya Diyarbakır tarafında olduğu da  şüphelidir. Çünkü Mahmudiye beyliğine  katılımları 1425 ile 1450 yılları arasında olmuştur. Mele Şemseddin ise 16. asırda yaşamıştır. Yani ortada çelişkiler mevcuttur.

Şems el Melik Emir cafer ile Hacı Mele Şemseddin arasında yaklaşık 500 yıllık bir zaman farkı vardır.Ancak belgeli kaynaklar şemskanlıların ilk dedesinin Şems el Melik Emir cafer olduğunu göstermektedir.

Şemski aşiretinin  ilk dedesi Abbasi  Halifesi, Harun Reşidin  ünlü veziri Yahya El Bermekinin(Yahya Bin Halid) torunlarından Şems el-Melik Emir Cafer olarak kayıtlarda mevcuttur. 

İlk dedemiz olarak kabul edilen  Şemsul melik Emir  Cafer'in biyografisi hakkında Diroka Xoy ve Tarix-i Denabil isimli eserlerde şöyle anlatılmaktadır.Navdaren Dümbüliya u édın isimli başlıkta, Dümbeli  Emirleri içinde en ünlüsü ve en fazla tanınanıdır. Aydın ve yardım sever kişiliği, iyi bir devlet adamı olması ve nur yüzlü olması itibari ile  kendisine “Şems” namı verilmiş ve ismi Şems el Melik  Emir  Cafer olarak  tanınmıştır. Rivayetlere göre Şems dedemiz âlimliği ile meşhurdur. Ana dili Kürtçe’nin yanı sıra çok iyi derecede Farsça, Arapça, Ermenice ve Azeri türkçesi bildiği rivayet edilir.

İranlı Ünlü Baba mardux Ruhani, meşhur " Kürt Ünlüleri" isimli eserinde, Şems el-Melik Emir Cafer için, Khoy Şehrinin hakimi olup,Bermekilerden gelen Dinbililerin ilk  emiridir. Şems ül Melik ilk  iş olarak, Khoy şehrini hükümetin merkezi yaptı.

Hurşidi Tarihine göre ise şu bilgiler aktarılır;Khoy Emiri Şems ül Melik'in  15 nesil torunu Khoy'da hükümran oldular. şems Kürdistanın tamamını,yani, Diyarbakır,Ermenistan,Azerbaycan ve Şama kadar olan yerleri tasarufu altına aldı. Hicri 522  yılında Erciş kalesini feth etti ve o kale yakınlarındaki Rused Kalesini inşa etti. Yaşadığı dönemde, Pérd kalesini kendis için, Mameş'teki kaleyi ise amca çocukları ve  akrabaları için imar ederek buralara yerleştiler. (Pérd ve Mameş kaleleri  Sökmenabad ve Zorava  yakınlarındadır.) Şems ve evlatları Pérd'de saltanat sürmüşler.

Tarih-i Elfi Türki Tarihine göre; şems Pérd kalesini Selçuklu Sultanı Tuğrul'un torunlarından  almıştır. 

Merhum Alixani Terbiyeti, "Danişmendnameyi Azerbaycan" isimli kitapta şu bilgileri vermektedir. Khaxani isimli şair Şirvanlıdır. Şirvan şahinşahı Menuçehr Feridun,Selçuklular,Harzimiler,Azarbaycan atabeyleri zamanında yaşamıştır. Şirvan şahinşahı Şemsül Melik'in kişiliğini, şahsiyetini, asalet, yaşamını,Terikini ve nesebini iyice  öğrenip, kendilerine şiir halinde  bilgi verilmesini teminen Şair Khaxani'yi Şemsül Melik'in hizmetine verdiler .

Şair Khaxani görevini tamamlayıp Şaha  şems hakkında  şu  mısraları okur.

این قصیده زجمع سبعیات            ثامن است از غرائب اشعار

از در کعبه گر درآویزند               کعبه در من فشاندی ایثار

زد قفا نیک را قفائی نیک           و امرء القیس را فکند ازکار

Ben onları şu üç mısraya göre anlatabilirim

Kabe'nin aslanları gibiydiler, 

kabenin kapısına assan, örtüsü gibi kıymetlidirler.

İbn-ül kays 'ın emrinde Kabeye hizmet ettiler. Bizim onları dünyaya anlatmamız gerekir.

Khaxani şöyle anlatmaya devam etmiş; Şems ül Melik Azerbaycan Atabeylerine fikir babası ve danışman olmuş, oradaki, umera ve vezirlerle daima irtibatlı olmuş.

Şems ve ailesi  250 yıl boyunca burada saltanat sürüp emirlik uhdesindeki değerli ziynet, ve hazineleri koruyarak emirliğe zenginlik kazandırdı.

Emir Behlül oğlu Mansur Şah aynı zamanda Şems ül Mülk ailesinin akrabası idi, Hicri 800 (Miladi:1398) yılında Sincar Kalesini tamir ederek, Khoy,Pérd ve Mameş kalelerinde 250 yıl  hüküm süren Şemski ailelerini buraya yerleştirdi. Şems ül Melik Hükümdarlığı döneminde

Oldukça eli açık ve yardımsever biri idi, kaldığı yerlerde büyük eserler bıtakmıştı. Dönemin geleneklerine göre en değerli  Minare  imar malzemesi olan Ahu,Geyik ve dağ keçisi  kafatası kemiklerinden İran'ın Xoy(Khoy) kentinin  merkezinde hala ayakta duran  muhteşem bir minare yaptırmıştır. Minare hala görkemini korumaktadır.Bu minareye İranlılar "Şemsé Dinbali menaret" diyorlar.Ayrıca XII. Asırda , yani Şems'in yaşadığı dönemde, Erzurum'da tepsi minare (Şimdilerde Saat Kulesi olarak kullanılır) isimli eserin külliyesinde Şems-El melik tarafından yaptırılmıştır ibaresi bulunmaktadır. Ancak Bu minarenin külliyesinde bahsi  geçen  kişinin aynı şems  olup olmadığı henüz tarafımızdan teyyit ettirilememiştir.

Şemsül Melik'in vefat tarihi hakkında  bazı ihtilaflar mevcuttur.

Bir çok Araştırmacı Şems'in vefat tarihini 535 veya 539 olarak kabul etmektedir. Ancak Elfi Türki Tarihine göre, Şems'in vefatının Kameri-Hicri  576 olduğunu kabul eder. Çünkü Şemsin oğlu  Melik Tahir (Emir Beg) 676 yılında 114 yaşında iken vefat etmiştir.

Dolayısı ile  Şemsin 576 yılında vefat etmiş olması daha rasyoneldir. Eğer Şemsin vefatı 535 kabul edilirse bu kez kesin olan  Emir Beg'in vefatına göre Emir Beg'in  en 142 yaşında olması gerekir. Oysa  Emir Beg Khoy Tarihi kitabına ve  Abduurezzaq Beyin Tarihine  göre 676 yılında vefat etmiş ve  vefat ederken de  114 yaşındaymış. Bu tarih İran tarih kaynaklarınca da doğru kabul edilmektedir.576 yılında vefat ettiğini teyyid eden başka bir bilige şudur; şemsin oğlu Emir Beg babasının vefatı üzerine şu şiiri  yazmıştır.

 بسال پانصدو هفتادو شش مه شوالد

(Manası Şudur:Yıl;576 Ay;Şevval) Yani 576 yılının Şevval ayı)

Yani şems'in vefat tarihini hicri   576 yılının Şevval ( Not:miladi takvimde 8 Ağustos Şewal ayının birinci günüdür, Miladi takvime göre, 1180/1181) olarak kabul etmek gerekir. Çünkü bütun kaynaklar bu bilgiyi doğrulamaktadır. 

Şemsin doğum tarihi ise  Hicri 511 (Miladi takvime göre, 1115/1116)  olup, 65 yıl yaşamış ve Emirliğin başında 49 yıl kalmıştır. Bu durumda Şems 16 yaşında iken tahta  çıkmıştır.  Farklı dönemlerde  yazılmış olan Elfi Turki, Hanife Dinaveri ve baba Mardux ruhani  kitaplarında verdikleri bilgiler bir birini tayyid etmektedir.  

İki oğlu olan Şemsin vefatından sonra Emirlik yönetimi  Emir Beg( lakabı Melik Tahirdir) ve Sa'det  Bey'e kalmıştır.  Şemskanlu  hanedanı Emir Cafer Şems -ul Melik (ŞEMS) 'in torunlarıdır.

Emir Beg Khoy,Sekmanabat,zorava  ve diğer iran bölgelerine hükümranlık yaparken, Sa'det ve  evlatları Şam, Musul ve Kısmen Mısır taraflarına hükmetmişlerdir. Büyük İslam Alimi Şehabeddin Muhammed şems'in torunu Şemseddin Ahmed'in oğludur. Şam,Irak Kürdistanı ve Kahireye kadar olan  topraklara namı yürümüştür. Şems emirliği boyunca bir çok eser bırakmıştır. döneminde  yaptığı en önemli eserlerinden biride Khoy meydanındaki Şems Minaresidir.

Merhum Ali Xané Terbiyet"Danişmendname-i Azarbaycan" isimli kitabında Şirvan Şairi Khaxaninin Asubuh ve Tuhfetül irakeyn isimli kasidelerinde Şems-ül Melik'i meth ederek Khoy'daki bütün Burç,İmaret,Medrese ve yetimhanelerin  Şems'in eseri olduğunu kaydeder.

Emir Kebir Mahmut Xan'da "Tezkiret ül Dinbili" de Khoy'daki bütün eserlerin şemsül Melik'e ait olduğunu  ifade ederek, şemsin Mezarının Khoy Meydanında yaptırdığı Minaresinin hemen altındadır şeklinde  ifade etmektedir.

bazı kaynaklar Minare ve türbenin şems'i Tebriziye ait olduğunu iddia etsede bilgileri doğru değildir. Çünkü Tebrizli  Şems'in Mezarı Şu anda Konya'da Şemsi Tebrizi camisindedir.

Khoy'daki türbenin İran şahı Şah İsmail tarafından  restore edildiği iddiaları da tamamen  uydurmadır. Zira Türbenin etrafı  1920 yılından sonra restore edilmiştir. Türbenin  Şemskilerin dedesi Şems'e ail olduğunun en büyük kanıtı da 1920 yılında çekilmiş olan  minarenin  resmidir. Aşağıdaki resimde de anlaşılacağı üzere 1920 yılında  çekilmiş olan minarenin  çalı çırpılarla kaplı  bir alanda olduğu ve herhangi bir restorasyon görmediği anlaşılmaktadır. Zaten  şah ismail 1500 lü yıllarda yaşamıştır. Şemsi tebrizi Dedemiz  Şems'ten yaklaşık 100 yıl sonra yaşamıştır. şemsi  Tebrizi dünyaya gelmeden  öncek yazılmış olan eserler de bu minare ve mezardan bahsetmektedir. Restorasyon  1975 yılında  Humeyni döneminde yapılmıştır.

Bu işin aslını öğrenmek için İran Vakıflar Başkanlığına (Mirasé ferhengi) yaptığımız  müracaat'te bize bilgi vermek istemediklerini ve  bu işi kurcalamanın bir fayda getirmeyeceğini ifade ederek kapıları kapattılar. 

İşte Sems Minaresinin çevresinin restore edilmemiş hali.(Bu fotoğraf 1920 yılında çekilmiştir)

Başka bir delil de İran Milli kütüphanesindeki Tarix-i Şehr Khoy  isimli kitaptır. Bu kitapta, Khoy şehrindeki bütün eserlerin Şems-ül melike ait olduğunu yazarken, ve Tebrizde dünyaya gelen Şemsi Tebriziden hiç bahsetmemektedir.

Şems-ül Melik'in oğlu Emir beg Babasının Mezarının hemen alt tarafında bir bir cami inşa etmiştir. Bu cami ile Şems'in  mezarının içinde bulunduğu araziye Şemsin Bağları denilmektedir.Yani Emir beg'in camisi ile şemsin minaresi ve mezarı bu aileye ait bağların içinde inşa edilmiştir. (Not: Şükürler olsun ki  Allah bu camide 31.05.2014 tarihinde  bana namaz kılmayı nasip etti) Eski iran kayıtlarında bu arazi Şems ül melik ailesine ait olduğu mevcuttur. 

Sadece  bu minare ile mezarın Şemsi Tebriziye ait olduğuna dair tek uydurma delilleri şudur; Bir zamanlar buradan bir bir bezirgan geçmiş ve bezigan  bu bağlara Şah bağları denildiğini not almış, ancak hangi şah zamanında oradan geçtiğine dair bir bilgi yoktur. 

Malum olduğu üzere İran şii inancını benimser, dolayısı ile en  önemli eser ve kişilikleri Şiilere mal etme çabası güttüğünden, bu eserlerin şii veya İran kökenlilere   ait olduğu algısını yaratmaya çalışmaktadır.Bu nedenle Şems-ül Melike ait olan bu eserleri Şemsi Tebriziye mal etmeye çalışmaktadır.


Shams-e Dinbali Minaret  FROM:(PHOTO ENCYCLOPEDİA PERSİAN)

Şems-el melik tarafından XII. asırda Erzurum'da yaptırılan Tepsi minare

Şerwan Şahinşahı Ferudunê Şîrwan Şahîyan ile çağdaş olup çok iyi ahpaplıkları  olmuştur. Xoy yakınlarındaki Sekbanabat'ta Menüçehr'in  bağlı olduğu "Beni Kasr" ailesi ile iyi ilişkiler içinde yaşardı. Şahinşah Menuçehr aracılığı ile  Hicri 514 (Miladi:1120)  yılında Gürcistan  Paşasının kızı ile evlenmiştir. Şems  eşiyle 21 yıl evli kalmıştır. Eşi ise kendisinden sonra vefat etmiştir. Diroka xoy isimli eser'de ; Hem  menüçehr hemde Şems Ünlü  Şair Hakani ile  çok iyi dost olduğu yazıldır..  Hakani-i Şerwani her ikisi içinde çok uzun kasideler yazmıştır. Hakani'nin bu kasideleri "TUHFET-UL İRAKEYN" isimli kitapta toparlamıştır. Bu kitap Farsçadan  Azeri diline 1985 yılında çevrilmiş olup, Azerbaycan devlet Kütüphanesinde muhafaza edilmektedir. Bu eserin bir kopyası elimizde mevcuttur.  Hakani daha 10-15 yaşlarında iken  daima  Şems'in sarayına gider onun için şiirler okur ve hayranlığını belirtirdi. (Hakani 520 ile 595 yılları arasında yaşamıştır.) Hakaninin  bu yıllarda  yazmış olduğu kasideler ile Şems hakkındaki  beyanları "'Danişmendanê Azerbeycan ya Mihemed Elîé Terbiyet"isimli eserde de mevcuttur.


Khaqani-i Şirwani şiirinde Şems için; Savaşta güçlü bir pehlivan, merhamette gül gibi nazik ,uzun boylu, yüzünün güzelliği için (Güneş'e Benzir olduqça vaqur) hem ağrı başlı hemde güneş gibi bir simaya sahipti diyor. Mimari ve inşaat alanında son derece bilgili ve alim bir kişi idi. Bir mısrasında  şöyle diyor khaqani; Onun  sayesinde dini islam dolaşır feleği, o qutb(Ermiş kişi)olmuştur Dini-i İslam mevheri, aslen Şii olan khaqani hayranlığını fazla gizleyememiş ve   Şemsi Hazreti Aliye benzeterek şöyle demiş; 


Ali tək pakdır 3.cafer'in nəfəsi.


Allahın əmri ilə fıkr elə sən,


Alidir aynada  gorunən, bu insan


şeklinde övgüler yazan Khaqani şiirin sonunda Şems dedemiz için. ;


Hemin olsun iki cihanda senin, diyerek dualarını esirgememiş.  


(Bu cümlenin orijinali Şöyledir:(xwedanê 'Dîroka Xoyê' her xelkê Xoyê ye, gellek baş dizane ku sedan salin ev mînarên hanê bi navê 'Mînara Şems' bi nav û deng in)


Şems el-Emir Cafer'in  vefatından sonra Emirliğin başına Emir Beg  geçmiştir.


ELİMİZDE HALİFE HACI  ŞEMS-EL MELİK EMİR CAFER'İN KİŞİLİĞİ VE DÖNEMİ HAKKINDA GENİŞ BİLGİLER İÇEREN FARSÇA YAZILMIŞ BİR METİN BULUNMAKTADIR. METİNİN TÜRKÇEYE ÇEVRİLMESİNİ MÜTEAKİP SİTEMİZDE YAYINLAYACAĞIZ.


(NOT: Bu açıklamaların  kürtçe oijinal metni aşağıdadır. Lütfen okuyunuz)


Şems hakkındaki  kürtçe  metin'in orijinali  aynen  şu şekildedir)


 Guya mirovekî bi dest helat bûye û gellek şûn û war li dû wî bi cih mane. Ji hemûyan bi nav û dengtir ‘Mînara Şems’e û Burcên din in ku bi serên xezal, nêrkûvî û gakûvîyan ve hatine çêkirin. Ew hevdemê ‘Menuçehrê kurrê Ferudunê Şîrwan Şahîyan’ bûye ku bi malbata ‘Benî Kesran’ bi nav û dengin ji salên 555(hicri ) şûn ve keça Padşayê Gurcîstan xwastîye û heta salên 576(k) jiyaye. Ev mirov û Emîr Caferê Şems El- Mulk herdu dostên ‘Xayanî’ bûn ku gellek parçên helbestan li ser wan gotîye. Emîr Cafer sala 576’ê koçî mirîye. Bi rastî Xayanî di wan salan de jiyaye(520-595). Bêguman gellek pesna Menuçehr kirîye. Lê, ji gotinên di derheqa Emîr Cafer de gûmana min heye. Ji ber ku divê di temena 10 û 15 salî de helbestên xwe ji bo pesna wî nivîsîbe. Gerçî îro tiştên wisa tên dîtin. Lê di wê serdemê de dûr bûye


xortekî 10 û 15 salî bikaribe biçe dîwana mîrekî. Çêdibe behîştî Emîn Zekî Beg ev ji pirtûka 'Danişmendanê Azerbeycan ya Mihemed Elî Terbîyet' wergirtibe.


 Em bên li ser basa Minaran 'Serê Ahu- Serê xezal'an . Xwedanê 'Dîroka Xoy' ku ji bo Şah Îsmaîlê Sefewî damara wî ya netewî dilive. Li cem wî wisa ye ku Şah Îsmaîl di rojekê de ewqas nêrkûvî kuştîye ku çend minare pêhatîye çêkirin. Belga wî jî gotina nivîsevanê 'Hebîba Lisyer' e, ku gotîye: 'Pisporan li gor fermana Şah Îsmaîl ji serên wehşîyan çendin mînare çêkirin'. Nivîsevanê pirtûka Xoyê ji vê gotinê tênegihîştîye. Ev agahdarî eveye: 'Şah Îsmaîl bîjîye kurd ku pişta xwe ji xelkê xwe zivirandibû û hezaran kurdên hejar şandibû sêdarê ji serên wan Mînar çêkiribû, eva jî li cem wan tore bû'. Belga wî ya din jî ku 'Jak Dumurî Munşî Balyozê Îngîlîz yê li serdema Fettah Elî Şah'e. Wî bi xwe nedîtîye, wî derewên nivîsevanên Îranî gewêj kiriye. Ji bilî vê jî xwedanê 'Dîroka Xoyê' her xelkê Xoyê ye, gellek baş dizane ku sedan salin ev mînarên hanê bi navê 'Mînara Şems' bi nav û deng in.





Şu anda torunları Ağrı, kısman Van, Kars, Muş ve Bitlis'te yaşayan Şemsikanlıların Dedesi Mele  Şemseddin hakkında bilinen  bilgiler şu şekildedir.


Mele Şemseddin  Botanda (Cizre'de) veya  Fınık kalesinde    1565 yılında dünyaya geldiği tahmin edilmektedir. Diyarbakır Karacadağ doğumlu olduğu da bazı kişilerce anlatılıyor  ancak bu bilginin  kaynağı  henüz doğrulanamamıştır.


Bazı araştırmacılara göre  İyi merhametli, sevecen  ve alim kişi olduğu için, Arapça veya Farsçada güneş anlamına gelen şems kelimesini sıfat olarak kullanılmış ve şems ismi oradan geldiği ,  şemseddin isminin telaffuz kolaylığı nedeniyle  Şems kullanmış ve günümüze öyle geldiğini ifade etmişlerdir.


Şems’in Kemale erip aşiretin başına geçmesi ile Botandan kaçan aşiret yeniden yapılanarak yayılmıştır. Osmanlı döneminde Van'a bağlı Doğu beyazıt karyesinde Adaman konfederasyonu içinde  kaldığından  özellikle Ağrı Diyadin yöresindeki Şemskilere bu nedenle  ademi, Van cıvarındakilere'de kısmen Hemze Begi, Arabi, Ömeri,Kumkulavi,Siyari, Kedali   ve Gawestıyayi derler. Tarihte 1009 ile 1274 yılları arasında hüküm süren Kakuyiler beraber Mısır, şam ve sincar bölgesine geldikleri   rivayet edilmektedir. Van Paşası Derviş Paşanın BOA(Başbakanlık Osmanlı Arşivleri) daki lahiyasında şemskilere "Taife-i Zurava" diyorlar. Esasında Ademi ismi sadece Şemskanlılara has bir sıfat değildir.


Şems’in Sultan Sinemilinın oğlu Şems ile aynı kişi olup olmadığı da net değildir. Ancak aynı olayların aynı bölgede ve hemen hemen aynı tarihlerde oluşması bu ihtimalide doğurmaktadır. Sinemili araştırmacılara göre ise, Şems yüzünü güneşten ayırmayıp mahiyetindeki kişilerle güneşin istikametine doğru gittiğini ve isminin şems olarak anıldığı i anlatılmaktadır.



Ağrıdaki Şemskilerin dedelerinden 

Mela Şemseddin yaklaşık 1655 ile 1656 yılları arasında İranda vefat ettiği kabul ediliyor. Eğer şimdiki Türkiye topraklarında vefat etseydi, başından beri Türkiye topraklarından ayrılmayıp yerleşik düzende yaşayan akrabalarımız mezarın yerini mutlaka bilirlerdi. Meskenleri Doğubeyazıt'taki Zorava Köyü olarak bilinir.(NOT: 1.Esas Zorava  1045 yılında Horasan'a göç ederken ilk konakladıkları yerdir. Bu yer Xoy şehrinede yakındır. 2- kardeşleri olduğu iddia edilen şahıslar ise esas kardeşleri olup olmadığı konusu şüphelidir.. Çünkü bu şahıslar ile anılan aşiretlerin hepsi Osmanlı kayıtlarında Ademan Konfederasyonunda  olduklarından ve  bunlara taife-i Zurava denildiği  için  beraber yaşamalarından dolayı kardeş oldukları sanılmaktadır.)Şu ana kadar elimize geçen bilgilere göre;  Nemet  Bey, ve Bekir isminde iki oğlu  tespit edilebilmiştir.  Ağrı Diyadin Tendürek, Zeynel ve Şahveled deki Şemskanlılar Bekirin torunlarıdır.Nemet'in torunları ise Batman Siirt ,Hizan Diyarbakır,Urfa ve  Mardin civarında yaşamaktadırlar.


Hakani-i Şirvani'nin Dedemiz Şems ve Menüçehr için yazdığı Çok uzun kasidenin bir bölümü aktarılmıştır.


Bu iki ən şərəfli şəxs ilə mən,


Razıyam dostluğa, inan, qəlbən.


Bütün ömrüm boyu bu xoşdu mənə:


Guvənim onların da xidmətinə.


Bəxt edibdir əta bu dovlətimi,


Mən ki, tapdım bu ildə qismətimi.


Taleyim bəxş edib sevinci mənə,


Verdi bir vaxta bir cüt inci mənə,


Nə qədər xalq var cahanda bütün,


Hamıya onlar oldu arxa bu gün.


İki tacdır, inan, bütün bəşərə,


İki ulduzdu, nur saçır da yerə.


O iki şəxs ilə görüşdüm mən,


Xəyal asudə oldu şərlərdən.


Goyə bənzər biri lətafətdə,


Biri yer hakimi - xilafətdə.


Biri ruha dayaqdı, hikməti var,


Özü dörd unsurə olan meyar.


O biri əqlə yol açan varlıq,


Üsuli-dinə etdi memarlıq.


Xoyda xadim isə bu Ruknəddin,


Reydə alim olub o Ruknəddin.


Bu Xoya, o Reyə edib xidmət,


Hər iki şəhrə verdilər zinət.


Bu Gunəş qərq edib Reyi nura,


O, Xoy əhlinə oldu Ahura*.


Xoyda bu Şafei əqidə ikən,


Hənəfi oldu Reydə o qəlbən*.


Bu iki din ruknunə öyünüb,


Xoy olub Kufə, Reysə Misrə dönüb.


Xoy Ruknəddini suya bənzər,


Hara getsə, inan, o yer sevinər.


Ruknəddin zəkası vermiş pay,


Rey olub bolluğunda Misr ilə tay.


Bu, Nəbinin hədisin etdi şüar,


O, Əlinin kəlamını təkrar*.


O iki şəxsin olduğu məclis,


Kəbul-Əhbar, Kəbədir, şəksiz*.


Onlar olmuşdu sirlərin açan,


Elmlər sərdan, xəzinədan.


Çünki, saqidir, həm də pak onlar,


Həm Əli, həm də Cəfəri-Təyyar.


Söz açam mən üçüncü Cəfərdən,


Toxunar Bərməkilərə hokmən.


Hər ikisi doyuşdə quvvətli,


Gül kimi incə, həm səxavətli.


Elmdə bürc, dozumdəsə Keyvan,


Gunəşə bənzəyir vüqarda, inan.


Bu iki qutbdən alır koməyi,


Dolanır dini-islamın fələyi.


Onlar olmuş şeriətə məhvər,


Bu iki qutbdə o dövr eləyər.


Elmdə dağ deyim, ya da ümman,


Hər sözü dürr olan iki insan.


Çox gorubsən dənizdə dağlar əgər,


İndi dağda dənizə eylə nəzər.


Bu iki şəxs tərk edib həvəsi,


Əli tək pakdır onların nəfəsi.


Allahın əmri ilə fıkr elə sən,


Əlidir aynada iki gorunən.


O Omərlər kimi dini qoruyan,


Onlar olmuş mənə dayaq hər an.


Biri Təbrizdə Xızr tək məşhur,


Öz həyat ceşməsilə etdi zühur


Yesə yüz il ilan əgər torpaq,


Torpaq axırda, bil, onu udacaq.


Bu qəsidəm də yeddiliklə gedir,


Ən gozəl səkkizinci şerimdir*.


Assalar Kəbənin onundən əgər,


Bil ki, bu şeri Kəbə örtük edər.


İmrul-Qeysin qəsidəsin yada sal,


Bu qəsidəm ona yetirdi zaval*.


Bu məsəldir, o kəs ki, çox deyinər,


Gecə vaxtı odun yığana donər,


Arının zəhməti axır bal olur


,


Şerimin tacı da bu minval olur.


Bu tumar arx kimi behiştə axar,


Dörd gozəl arxıdır onun bu tumar.


Verdim "İnsanlıq" ad, urəklə buna,


Çün onunla yetişdi məna sona.


Üzrümü dinləsən, "Quran"da da var,


"Xalq" sözü sonda, eyləmə inkar!*


Hamin olsun iki cahanda sənin,


Şiir Azarbaycan Milli Kütüphanesinde bulunan Tühfet ül İrakeyn isimli eserden alıntıdır. 


UYARI: Bu sitedeki bütün materyallerin her hakkı saklıdır. İzin alınmadan ve kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz ve kopyalamak suretiyle elektronik ortamda kullanılamaz ve kitaplaştırılamaz.


Not:Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan www.semskiasireti.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder